HAYATINIZIN KONTROLÜ KİMDE?


İşte, sizi kimi zaman durduran kimi zaman da güçlü hissettiren şeylerin ne olduğunu keşfetmenizi sağlayacak, cevaplamanız gereken beş soru!

1) 100 yaşnda olsaydım ve o güne kadar yaşadığım hayata şöyle bir baksaydım, geçen yıllar boyunca verdiğim kararları nasıl yorumlardım?

Rol ve zaman değiştirmek, kendimizle aramıza duygusal olarak bir mesafe koymamızı sağlar ve bu sayede hatalarımızı ve başarılarımızı daha iyi görebiliriz. Verdiğimiz kararlarla ilgili sorulardan nasıl bir ders çıkarmalıyız? Kendimize yönelteceğimiz bu sorular aracılığıyla o durum karşısında başka şekilde hareket etseydik neler olabileceğini ya da verdiğimiz kararın arkasında olduğumuzu fark edebiliriz. Kısacası hayatınızın kontrolünün sizde olup olmadığını anlamanız için yapabileceğiniz birçok şey var.

2) İç sesime ne kadar kulak veriyorum?

insanı yönlendiren iki çeşit iç ses vardır. Bunlardan ilki kişisel olandır. Bu ses bize isteklerimizi, ihtiyaçlarımızı söylerken, diğer sesimiz ise ailemizin etkili olduğu geçmişimize bağlıdır. Bu ses değer yargılarını ve eleştirileri size fısıldar. Peki, hangisine kulak vermeli? Bizler sezgilerimizin ya da isteklerimizin sesini duyabilir miyiz? Geçmişten gelen ses ne kadar baskınsa, bizim hayatımızın kontrolünü elimizde tutma şansımız o kadar düşüktür.

3) Beklenmedik olaylar karşısında nasıl hareket etmeliyim?

Önceden beklemediğiniz iyi ya da kötü her türlü olay kişinin dengesini bozar. Aşırı endişeli olduğumuzda, her şeyi kontrol etme ve kendimizi gelebilecek her türlü fırsata kapatma eğiliminde oluruz. Kendimizi kısıtlayıp kaderimize boyun eğersek, hayatımızın ne yönünü ne de hızını ayarlayabiliriz ve böylece kendimizi akıntıya kapılmış bulabiliriz. Hayatın dizginlerini ele almak için arzularımızı ve hayattaki hedeflerimizi de unutmadan kontrol edebileceğimiz şeylere odaklanmak önceliğimiz olmalıdır.

4) Kendimi doğru ifade edebiliyor muyum?

İsteklerimizi, ihtiyaçlarımızı, değerlerimizi baskı altında kalmadan dile getirmek zaten kendini doğru ifade edebilmek demek. Bu davranış, kendi seçimlerimizi yapabilmemizi ve bir yetişkin olarak sorumluluk almamızı sağlar. Bu yolda karşımıza çıkabilecek iki engel var: Saldırgan bir tutumla kendinizi ifade ederseniz, “Başkaları umrumda değil, ne istersem söylerim gibi bir mesaj vermiş olursunuz. Bir diğer tuzak ise, pasif bir tutum sergilemenizdir. Bu da, “İsteklerimi dile getiremiyorum ve başkalarının benim yerime karar vermesine izin veriyorum anlamına gelir.

5) Ne kadar fedakâr biriyim?

Etrafımızdaki kişilere de hayatımızda yer açıyor muyuz yoksa hayatın kontrolünü elimize alınca başkalarını ezip geçiyor ve kendimizi yalnızlığa mı mahkum ediyoruz? Unutmayın ki hayatınız boyunca size eşlik edecek kazanımları bencilce edinemezsiniz. Fedakarlık, kendini doğru ifade etmek üzerine kurulu bir sanattır. Karşımızdakini de hesaba katarak kendimizi ifade etmeli, karşı tarafı anlamalı ve onun isteklerini de kucaklamalıyız.

Hayatının kontrolünü ele alan ve bu koşulları yerine getiren bir kişinin hayatta kaybetmesi için hiçbir sebep yoktur.

Yorumlar kapalı.